Senaryolar -1



Ölüyor.
Bir erkek. Onu, ilk defa görüyormuşsun gibi güzel. Kuzgun saçları
upuzun dalga dalga yayılıyor.
Birisini sevdiğinizi ancak bu cümleyle söyleyebilirim. Birisinin ölümüne
dikkat ediyorsunuz, bir öykü böyle başlıyor.
Durağanlık.
Bir koltukta oturduğunuzu veya yürürken ayakkabılarınızın altında-
ki yeri, daha seyrek olsa da hissedersiniz. Bir hareket gerek. Hâlâ ses
çıkabildiğinin bir kanıtı. Hâlâ bir kanununun işlediğini duyma isteği.
Çevreniz aralıksız titremekte ve hiçbir şeyin işlemediğini kabul etmek,
zıttını kabul etmekten daha mümkün ve belki de gerçekten öyle. Soğuk.
Bu daha derinden hissetme yoluna aşk desek de bu bir ölüm. Her
hissedilen daha derin bir yaşama. Her yaşama birkaç ölüm. Bir ölüm
sayısız yaşama.
Evde yalnızsın.
Dış tümüyle terk etmiş ama tümüyle dolmuştur. Karın alna düşmesi gibi
bir ölüm kalmıştır. Koltuktan kalkıyorsun. İşte boşalmanın ilk işareti.
Asıl şimdi ağlıyorsun. Uzun süredir hareketsizdin ve ölüyordun. Duy-
duğun his, zevk değil. Ölüme üzüntün geçti. Unutmuyorsun. Unuta-
caksın. Uzun süre var böyle duymadın kendini. Konuşmak anlamsız,
sadece düşünmek var. Yalnız olduğunu hissediyorsun ama önemli değil
bu.
Ona en olmadık yerde rastlıyorsun. Kafasını çeviriyor sana doğru.
Siyah saçları hala dalgalı ve gözleri hüzünlü şarkılar gibi güzel.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hastalık Hastası Tiyatro Eleştirisi - Moliere

SHEAKSPEAR’IN SARSILMAZ TAHTI ve ACİZ TOLSTOY

Nuri Bilge Ceylan