Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Insan

Oturup bi yerde biriyle başbaşa Tüm sevgiler bitmeden

Kutu

Kimim Güvercin gök belki bir dostum Göğün tüm korsanlarını biriktirdim Sefere çıkıyorum Ya yeşil gök ya mavi deniz Seçemiyorum Üstümde kuş beyazı bir leke Çırpınmadıkça temizlenmeyecek Samansarısı bir diş gülerken Kağıt sokağa bir gökyüzü yırtıyor Tüm düşlerim kanatlanıyor Ben gökten düşerken Bir şiiri bu denli özlüyorum Arkasından bağırırken dostumun ben Sesimin çıkmadığına şaşkınım kendimin Dostumun güzel şarkılarının yankısını işitiyorum Ses tellerimi verdim çocuklara İşte benim yüce, kutsal gökle tek bağım Başını uzatmış bir kaya, yeşil bir dağ Piyanonun başına geçsin bir dost Öyle hiddetli bir nota cikarsin Hadi Dışa sarkmak istiyorum.

Kendini Önemseyen Küçük Adam

Dinle küçük adam. Kollarını taşımak istemiyorsun. Boşlukta sürükleniyorsun. En acı dolu an, bir yer kaplaman gerektiğini düşündüğün an. Sevgin yok, yoksul çocuk. Mutluluk fışkırmış damarlarından. Gövden bir ateş topu. Yelkenler fora. Tüm sınırları yıkmalısın. Kendini aldatmalısın. İçme vakti geldi. Yelkenler sürüldü. Sen kaldın, Öldüğümde ben. Nefes al. Ver, acı çekme. Yürümeye devam et. Şimdi koş. Bırak, kolların yanında sallansın. Bir gün çökeceksin. Kocaman bir boşluktasın. Onca şeyin kapladığı yeri görünce, Bir şimşek çakıyor. Bedenine fırtına vuruyor. Yağan yağmur sensin Gökyüzünden inen sensin Y.A ve M.S.Ö

Atatürk Lisesi Günlüğü -1

Hazırlık yılım çok güzeldi. Bu okulda müthiş insanlar tanıdım ve sanırım birçok arkadaşlık, fırsat yaratmaktan doğdu. Mesela, şiir programı vardı ve daha önce şiir nedir bilmemiş ve hiç karıştırmamış- abartmıyorum hiç şiir okumamıştım- birisi olarak, sanat gecesinin ilanını görünce direkt atlamıştım. Ben şiir okumadım, bilmem ne diye kendime bahane üretmemiştim. Okulun bir de satranç salonu vardı, Mahzenlere iniyormuşsunuz izlenimi uyandıran laboratuvar yolundadır. İçinde girdiğinizde, fark edersiniz ki, orası eski bir yer ve eskiden okul çok da geniş değilmiş. Satranç sayesinde de, kendimi tanımama yardım eden, bana sorular sorduran, birbirinden güzel iki insan tanıdım. Ancak okulun ilk haftası tablo vahimdi. Çekingen bir çocuktum. Sohbet açamaz, ortaya atlayacak cesareti gösteremezdim. Abartmıyorum, bir hafta boyunca öylece oturdum. Sonra napıyorum ulan ben dedim ve sınıfın erkek grubuna takılmayı denedim. İlk denememde bu bir başarısızlıktı çünkü hiç uyuşmamıştık ve fena halde d

Hayat Öznesi

Bugün bir ustanın yanında işe başladım Nehri bana geri ver Koca bir ağacın altında gölgesiz bir yer Ne karanlık ne aydınlık Ne apaçık ortada ne de silinmiş Ne bir sahibi var gibidir, içinde çok insan var gibi Yer yer yok olmuştu elbisesi Nehri bana geri ver Elbisenin kopan kısımlarının örttüğü bedeni de gitmiş gibiydi. Çok kopuk kopuk anlatıyor aklındakileri Bir cümle bölüveriyor zihnini Eski ve oluşuyor olan olarak iki zihne bölünüyor Biri benle kalıyor anlatmaya devam ediyor Nehri bana geri ver Öteki en hızlı attan bile daha hızlı En güçlü şövalyeden bile daha sağlam En savunmasız kuştan bile daha sarsak Bir saat tamircisi o Ustanın adı anlamı bulunmayan, bir tek ustamın ağzından çıkabilecek bir şey Konuşurken hep bu adı söyler gibidir Uzaklar var gibidir küçücük dükkânında Işıktan bir şelale ustamı sarıyor gibidir İçimde bir sızı bu usta Hiç tanımıyorum oysa onu Bir acı beliriyor koltuk altlarımda Karnımda, bir de gözlerimde, iki meme ucumda Sanırsın zaman

Senaryolar -1

Resim
Ölüyor. Bir erkek. Onu, ilk defa görüyormuşsun gibi güzel. Kuzgun saçları upuzun dalga dalga yayılıyor. Birisini sevdiğinizi ancak bu cümleyle söyleyebilirim. Birisinin ölümüne dikkat ediyorsunuz, bir öykü böyle başlıyor. Durağanlık. Bir koltukta oturduğunuzu veya yürürken ayakkabılarınızın altında- ki yeri, daha seyrek olsa da hissedersiniz. Bir hareket gerek. Hâlâ ses çıkabildiğinin bir kanıtı. Hâlâ bir kanununun işlediğini duyma isteği. Çevreniz aralıksız titremekte ve hiçbir şeyin işlemediğini kabul etmek, zıttını kabul etmekten daha mümkün ve belki de gerçekten öyle. Soğuk. Bu daha derinden hissetme yoluna aşk desek de bu bir ölüm. Her hissedilen daha derin bir yaşama. Her yaşama birkaç ölüm. Bir ölüm sayısız yaşama. Evde yalnızsın. Dış tümüyle terk etmiş ama tümüyle dolmuştur. Karın alna düşmesi gibi bir ölüm kalmıştır. Koltuktan kalkıyorsun. İşte boşalmanın ilk işareti. Asıl şimdi ağlıyorsun. Uzun süredir hareketsizdin ve ölüyordun. Duy- duğun his, zevk değil

Hastalık Hastası Tiyatro Eleştirisi - Moliere

Resim
Fransız komedyasının başlıca yazarı Jean Baptiste Poquelin Moliere tarafından 1673 yılında yazılan “Hastalık Hastası”, yazarın son oyunudur. Aristokrat kesimin yozlaşan değerlerini çeşitli yönlerden eleştiren Moliere, diğer oyunlarında olduğu gibi bu oyunda da zenginleri sömüren, mesleğini kötüye kullanan kişileri eleştirir. Eleştiri oklarının hedefi bu kez zengin hastaları yolunacak kaz olarak gören hekimlerdir. Oyunun başkarakteri Argan, Hipokondriya(hasta olduğunu sanmak) sahibidir ve kendisini sömüren bir doktorla eczacının tuzağına düşmüştür. Üstelik onu sömüren sadece doktor ya da eczacı değildir. İyileşmenin tersine sağlığı giderek bozulan Argan, kendisi ve ailesi için yanlış kararlar almakta, kızını sevmediği bir gençle, genç sırf hekim olduğu için evlendirmeye çalışmak- tadır. Onu, içinde bulunduğu durumdan, çevresini saran asalaklardan kurtarma ve gerçekleri görmesini sağlama ekseninde gelişen oyunun ilk temsili de bizzat Moliere tarafından gerçekleştiril

Rahip

Resim
Siyah gözlükle deri palto Geçmişi sızladı evlerin Nefes nefese dökülenleri izledik Pencerelerin çarpık asılmış haçı Sokak siyah bir tabancaydı İki ucunda iki ev İnsanlar toplaşırdı gözlerinin ardı yıkanmış Ard arda dizilmiş dinsizleri vardı Çarmıha gerilmiş Bizi izlediler tüm bu zaman Mermileri boşalttılar Bir gül çıkıyordu oyun bitmeye yakın Sahnedeydik Penceresiz evlerde yaşayanları astık Evsizleri astık Eski zamanları Yağmurları sakladık Güneşsiz bir gündü Her şey siyahtı

Siliniş

Resim
Yağmur dönmekte suskun gezilerinden Dondu sandalyede gezişinin görüntüsü bir zaman Kırmızı bir meyve girintili çıkıntılı bir surat Fokur bir demlik yuvarlandı halı boyunca Porselen bir sesin buharı koptu, yırtıldı zeminde Bir kutu gibi döndü ev Nice sonra sustu gün ışığı Tam yerde Sonra, sandalyede kuru bir iskeletin ıslak görüntüsü geçti Güneş yanığı eliyle kavramış tüm sınırları Geçtiği nehirleri kurutur Yağmur dönmekteymiş sessiz gezilerinden Bir süre böyle Akar sonra

İngilizce Öğrenirken Aksanların Yardımı

Resim
Amerikanlar, İngilizleri her sesi telaffuz etmekle suçlarlar ve "colour, harbour, neighbour" gibi kelimeleri son hecedeki "u" harfi olmadan yazarlar çünkü telaffuz etmedikleri bir harfin kelimede barınmasını istemezler. Peki, Amerikan ve İngilizler eskiden çok benzer bir dili konuşurken, durum Amerikanların İngiliz aksanını eleştirdikleri bir noktaya nasıl evrildi? Bu ikisinden hangisi başlangıç İngilizce öğrencilerine hangi durumlarda, nasıl yardım edebilir? 18. yüzyılda Amerikan İngilizcesi, British İngilizcesine telaffuz anlamında çok yakındı ancak Sanayi Devrimi'yle çok çabuk zenginleşen aileler oldu ve önceden zaten zengin olan aileler, sonradan çabucak zenginleşen bu aileleri kabul etmediler. Dil uzmanları ve öğreticileri, köklü zenginleri, yeni zenginlerden ayırmak için yeni telaffuzlar öneren sözlükler ve rehberler yayınladılar. Bu yeni rehberler, daha kibar ve kulağa soylu gelen bir dili, Amerikan İngilizcesini göstermekteydi. Ancak tarihi film